24 Şubat 2011 Perşembe


HAYALLERİNİZ  “OLSUN” !!!

İlk  yazımda size hayallerimden ve hayatımın dümenine geçmekten bahsetmiştim… Hala okumadıysanız önce onu gözden geçirin derim Bunun üzerine hayallerimle ilgili çok özel ve güzel bir anımı paylaşacağım sizlerle bu hafta…

Koçluk yolculuğuma başladığımda yani 18 yıllık profesyonel hayatıma nokta koyduğumda sudan çıkmış balık gibi hissettiğimi inkar etmeyeceğim. Hemen toparlanmam ve hemen harekete geçmem gerekiyordu.Artık bu yolculuk ile ilgili istediğim adımları atabilir, bir an önce harekete geçebilirdim.Ancak öyle bir şey oldu ki bir güç beni durdurmaya başladı. Nerden geldi, nasıl oldu  anlamadım ama o güç çok baskındı.Duruyordum resmen..
O sırada sevgili Koç’umla (evet benimde bir koç’um var;-) tüm düşündüklerimi resmetmeyi konuştuk. Hıhı, olur yaparım dedim ama orada da durdum. Fakat bu sefer beni kimin durdurduğunu biliyordum ; benim hiç kabiliyetim yoktu ki resim yapmaya… Çizgisi kuvvetli biri denk gelirse ve kafamdaki şeyleri tam tarif edebilirsem çizdiririm diyerek resmetmeyi düşünmeyi bıraktım. Koç’uma söyleyeceğim bahanem hazırdı nasılolsa.. Bunu bir kenara bırakınca “nasıl olacak”tan çok  “şimdi ne olacak” diye panik duygusuna geri döndüm. Koçum sordu; seni ne durduruyor? Haklı bir sebep bulmamın gururuyla “ben resim çizemem ki, çok kabiliyetsizim” dedimJ Peki, bir yerlerden kesip yapıştıramaz mısın?? Bunu hiç düşünmemiştim. Bunun içinde 1 hafta daha oyalandım. O sıralar yeni bir dergi almamıştım eve. Bir sonraki görüşmede koçuma yine “haklı bir gururla” elimde kesilip biçilecek yeni bir dergim yok ki, son zamanlarda yeni bir şey almadım dedim. Evinde hiç mi gazete, dergi, mağazalardan gelen broşür yok !?!?!? Nedense ben sadece yeni alacaklarıma odaklanmıştım. Bahane arıyorum ya.. Birşeyi yapmayı yeterince istemiyorsam üretecek çoook bahanem var, emin olun.. İşte o gün bir şey yankılandı kafamda…. 
ELDEKİ kaynaklar !!!! ve bunlarla YAPILABİLECEKLER !!!!

Bense sadece şikayet ediyordum; “güzel  resim yapamam”, “elimde gazete yok”, “yeni dergi alacak vaktim olmadı”, “basılı resmim yok” yok yok yok… Ve emin olun isterseniz daha bin tane uydurabilirim bu bahanelerden ; spora gitmek istiyorum ama vaktim yok, rejim yapmak istiyorum ama diyetisyene gidecek halim yok, iş arıyorum ama tanıdık yok,yok yok yok… ne isterseniz… bahane çok…

O akşam eve gelir gelmez elimdeki tüm eski gazete dergi kitap broşür ne varsa döktüm ortalığa. Bu arada “hayallerimde” neler olduğunu düşünmeye başladım ki ona göre bir tablo yapabileyim yani olaya iyice “odaklanmaya” başladım. Ve o kadar çok fikir üretmeye başladım ki bir anda, bunların olması en erken 1 yılı alır diye düşünüp 1 yaşında da bir kutlama resmettim.. Bu bahsettiklerim sadece 3 ay önce...
Şimdi sizden aşağıdaki resimlere bakmanızı rica ediyorum.
Soldakiler hayallerimden, sağdakiler gerçek dünyamdan J J
1 yıl bekleyemedim, şampanyayı da patlattım J

Hayalleriniz “olsun” …..

“HAYALLERİNİZ OLSUN Kİ” , HAYALLER GERÇEK “OLSUN”….

Görüşmek üzere…..





11 Şubat 2011 Cuma

GÖZÜNÜZ “GÜZEL” GÖRSÜN J  

Şimdi böyle bir başlık görünce insan arka sayfa güzellerinden birkaç fotoğraf bekliyor değil mi J  Fotoğraf değil ama güzel şeyler paylaşacağım sizinle…

Geçenlerde ikiz annesi bir arkadaşımla anne-çocuk diyalogları üzerine hem konuşuyor hem de eğleniyorduk.. Söz o kadar güzel bir yere geldi ki, uzun zamandır kaleme almak istediğim yazıma ilham oldu. Arkadaşım  o gün kendi kendine;  bir gün boyunca çocuklarına “sakın onu elleME”, “bir daha buraya girMe”, “sakın yaklaşMA”, “bu resim KÖTÜ olmuş, yenisini yap ”,  “yine mi ellerini yıkaMAdın?”,  “koşMA terlersin”, “DUR”, “YAPMA”   gibi negatif kalıplar içeren şeyler söylememeye karar vermişşş… Sonuç?!?!... Tahmin edeceğiniz gibi vakit öğlene kadar geçmek bilmemiş. Tabu oyunlarındaki gibi, yanlışlarda çalan zillerden çalıyormuş kafasının içinde bir yerlerde her ME’li, MA’lı  kelimede…  Öğlen yemeğinde, ziller çalmaya devam ederken düşünmüş;  insan istedikten sonra düşünce kalıplarını, alışkanlıklarını, davranışlarını, söylemlerini değiştirebilir, neden olmasın?…  O günün öğleden sonrası,  çocuklar hiç eğlenmedikleri kadar eğlenmiş, daha evvel yaptıklarından çok daha güzel resimler yapmış, o enerji ile akşam kaç gündür surat yaptıkları babalarının boyunlarına atlamışlar…. Arkadaşım mucizeyi görünce, oyunu kimselere söylemeden akşamda devam ettirmiş. Eşiyle de aynı şekilde sohbetler etmiş... Sonuç mu? Çok mu merak ettiniz? Denemeye ne dersiniz J

Bu konuya aslında kendimden geldim…..Ben, beni  tetikleyen “duygularıma” kulak vermeye çalışıyorum. Bir olay karşısında kendime ne hissettiğimi soruyorum, daha iyi hissetmek için neler yapabileceğime bakıyorum.  Çünkü bu duygularım o olay hakkındaki düşüncelerime zemin hazırlıyor. Negatif yada pozitif, düşüncelerim bir şekilde hareketlerime yansıyor  ister istemez.  Eylemlerim tekrarlana tekrarlana bir bakmışım alışkanlığım haline gelmiş…. Bundan sonrası sizce kader midir yoksa benim seçimim midir?  Bence hiç bir şey tesadüf değildir. 

DUYGU’larımız düşüncelerimizi yaratır…. 
DÜŞÜNCE’lerimiz eylemlere dönüşür.  
EYLEM’ler bir süre sonra alışkanlığımız haline gelir ve 
ALIŞKANLIK’larımız bizim “KADER”imizi oluşturur.

Duygularınızı anlamaya çalışın…
Düşünce kalıplarınızı esnetin…    
Söylediklerinizin sorumluluğunu alın…
Alışkanlıklarınıza kendi istediğiniz gibi temeller atın..
Nasıl bakarsanız öyle görürsünüz….                                       
Güzel bakın, güzel görün… 
Güzel bakın, GÖZÜNÜZ GÜZEL GÖRSÜN J

Görüşmek üzere,